15 Haziran 2024

Trump'ın adli sicil dosyası gittikçe kabarıyor

Amerikan demokrasisini beğenmeyebilirsiniz. Amerika’nın insan hakları alanındaki çifte standart uygulamalarını eleştirebilirsiniz. Ülke içerisinde veya dışında giriştiği kirli işleri kınayabilirsiniz. Ama Amerika’da hiçbir kötülük gizli, hiçbir suç da cezasız kalmıyor...

Suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu,
suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu,
suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu
suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu, suçlu.

Kimsenin hayatında bir kere bile işitmek istemediği, ”suçlu” sözcüğünü eski ABD Başkanı Donald Trump 2 buçuk dakika içerisinde tam 34 kez duydu. Manhattan mahkemesinde görülmekte olan ve “sus payı“ olarak bilinen davada, 30 Mayıs tarihinde jüri, Trump’ı isnat edilen 34 suçun 34’ünde de suçlu buldu. 12 kişiden oluşan jürinin oybirliğiyle aldığı bu kararla, Trump Amerikan tarihinde hüküm giyen ilk başkan sıfatını kazanmış oldu. New York’taki davada, Trump 2016 yılında Stormy Daniels isimli porno yıldızı ile bir otel odasında  yaşadığı ilişkinin bilahare başkanlık seçimlerinde aleyhine kullanılması olasılığını bertaraf edebilmek amacıyla  2019 yılında adı geçene 130 bin dolar sus payı ödemekle suçlanıyor. Aslında Amerikan yasalarına göre gizlilik anlaşması yapmak suç değil. Özel sektörde birçok şirket işe aldıkları personel ile görevleri icabı edinecekleri bilgileri başkalarıyla paylaşmamaları için bu tür anlaşmalar yapabiliyor. Ama Trump ödediği sus payını vergi beyannamelerinde hukuki masraflar olarak göstermek, ödemeyi farklı şirketler üzerinden yaparak gizlemeye çalışmak gibi 34 ayrı suçlamayla yargılanıyor. Suçlamaların çoğu evrakta sahtecilikle ilgili. Şimdi gözler, 11 Temmuz’da yargıcın vereceği cezaya çevrilmiş durumda. Yargıç denetim komitesinin (probation committe) tavsiyelerini de dikkate alarak hapis cezası da verebilir, her gün karakola giderek imza atmasını da isteyebilir, ev hapsi cezasına da çarptırabilir.

Trump’ın hapse girmesi önümüzdeki seçimlerde başkanlığa aday olmasına ve seçildiği takdirde de başkanlık görevini ifa etmesine engel teşkil etmiyor. Amerikan anayasasını kaleme alanlar, vaktiyle  böyle bir olasılığı herhalde akıllarından bile geçirmemişler.

Trump hakkındaki diğer davalar

Trump hakkında devam eden davaları ve isnat edilen suçları tam olarak tespit edebilmek üç bilinmeyenli bir cebir problemi çözmekten daha zor. Görülebildiği kadarıyla Manhattan’da ceza duruşmasına kalan sus payı davası haricinde halen Trump hakkında açılmış üç dava daha bulunuyor.  Florida’da açılan davada Trump aleyhinde 42, Colombia’dakinde 4, Georgia’dakinde ise 7 suçlama bulunuyor. Suçlamalar evrakta sahteciliğin yanı sıra, seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışmak, halkı ayaklanmaya teşvik etmek,  milli güvenliğe ilişkin gizlilik derecesi taşıyan belgeleri özel ikametgahına taşımak, yalan beyanda bulunmak  gibi geniş bir yelpazeye yayılıyor. Davaların hepsi 2023 yılı içerisinde başlatılmış. Florida ve Georgia’daki davalar için henüz duruşma tarihleri belirlenmiş değil.4 Mart 2024’da görülmesi gereken Colombia’daki dava ise yargıç tarafından ileri bir tarihe ertelendi.

Bir de Yüksek Mahkeme'nin önünde ilk kez başkan Nixon tarafından dillendirilen, Amerikan başkanlarının hangi suçu işlerse işlesinler,  ülke çıkarı için hareket ettikleri varsayımıyla yargı muafiyetine sahip olmaları gerektiğine ilişkin bir dava var. Yüksek Mahkeme bu talebi kabul ettiği takdirde, Trump’a isnat edilen suçlamaların çoğunun düşmesi söz konusu.

Mahkumiyet kararları Trump’ın seçim şansını nasıl etkiler?

Trump Manhattan mahkemesindeki jürinin kararını açıklamasından sonra, kendisini destekleyenlerin yüzde 6 oranında arttığını, kampanyasında 2 saat içerisinde 32 milyon dolar bağış toplandığını iddia ediyor.

Öte yandan bir tarafta da Başkan Biden’ın oğlu Hunter Biden vergi kaçakçılığı suçlamasıyla yargılanıyor. Geçen hafta içerisinde hakkında uyuşturucu kullanmasına rağmen yasadışı yollardan silah edindiği iddiasından suçlu bulundu.

Amerikan demokrasisinin farkı

Amerikan demokrasisini beğenmeyebilirsiniz. Amerika’nın insan hakları alanındaki çifte standart uygulamalarını eleştirebilirsiniz. Ülke içerisinde veya dışında giriştiği kirli işleri kınayabilirsiniz. Ama Amerika’da hiçbir kötülük gizli, hiçbir suç da cezasız kalmıyor. Bundan tam 50 yıl önce Watergate skandalı sonucunda Başkan Nixon nasıl koltuğunu terk etmek zorunda kaldıysa, bugün de bir eski başkan ve mevcut başkanın oğlu aynı anda yargılanabiliyor.

5 Kasım’da muhtemelen Trump ile Biden arasında geçecek başkanlık yarışı bana 1402 yılındaki Ankara savaşı sonrasında Timur ile Yıldırım Beyazıt arasında geçen bir diyaloğu hatırlatıyor. Yıldırımın bir gözü kördür. Timur ise bir savaşta aldığı darbe sonrasında aksak kalmıştır. Yıldırımı esir almaya muvaffak olan Timur onu gülerek karşıladıktan sonra şöyle hitap eder:

"Koca Dünya kala kala senin gibi bir kör ile benim gibi bir topala kaldı.”

Tarih, 600 yıl sonra sanki bu kere Amerika’da tekrar ediyor.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Amerika’yı seversen, İsrail’i sevmek zorundasın”

Kesin olan bir öngörü varsa, o da Trump 2.0’ın İsrail’e olan desteğinin her hâl ve kârda artarak devam edeceğidir. Türk-Amerikan ilişkilerinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin en fazla başını ağrıtacak konuların ilk sıralarında da İsrail ile ilişkiler, Filistin meselesi ve Hamas konusundaki görüş ayrılığı gelecek gibi görünüyor

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve maratonu

G-20 Zirvesi'nin bildirisinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden BM güvenlik konseyi reformuna, iklim değişikliğinden kadın cinayetlerine kadar ne ararsanız var. Ama İsrail ve Rusya’nın saldırılarını sona erdirmeleri çağrısında bulunan tek bir cümle yok. Acaba tüm bu zirveler ne için yapılıyor?

Farklı bir Atina ziyareti

İlki 2010 yılında düzenlenmeye başlayan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin müteakip toplantısının ocak ayının ikinci yarısı içerisinde Türkiye’de yapılması öngörülüyor. Amaç bu tarihe kadar adına ister “istikşafi” deyin, ister “istişari” deyin görüşmelerin başlatılıp başlatılamayacağını ortaya çıkarmak

"
"